Sosyal Medya

Güncel

Gençlerimizi anlamıyoruz zira onlar ‘app kuşağı’

Gençlerimizin yaşadıkları hayatın güçlükleri yetmiyormuş gibi bir de tüm toplumsal sorunların yükünün onların üstüne boca edilmesine ve adeta “yetişkinlerin ötekisi” haline getirilmelerine hep karşı çıktım.



Kendilerini toplumun bir parçası olarak görmeleri, dertlerini dile getirmeleri için asıl görevin yetişkinlere düştüğüne inandım. Toplumsal meselelerin çözümünde gençlerin yüksek fiziksel enerjileri ve hızlı zihin işleyişlerinin şart olduğunu, gençlere 18 yaşından itibaren seçme ve seçilme hakkı verilmesi gerektiğini savundum.

“Delikanlı”, biyolojik olarak genç ve dinç nesiller, insanlık tarihi boyunca hep vardı. Ama eÄŸitimlerini tamamlamak, ebeveyninden ekonomik olarak özgürleÅŸmek, kendine bir kimlik edinmek için uÄŸraşıp didinmeyi gerektiren, ayrı bir alt-kültür oluÅŸturan toplumsal bir kesim olarak gençlik, modern zamanlarda ortaya çıktı. Gençlerimizin dertleriyle dertlenmek, onları anlamaya çalışmak yerine, “kuÅŸak çatışması” diyerek sorunların üstünü örtme yolunu tercih ettiÄŸimizi düşündüm. X, Y, Z kuÅŸakları gibi “sade suya tirit” nevinden tanımlamalara hiç yüz vermedim. Hâlâ bu görüşlerimde bir deÄŸiÅŸiklik yok ama itiraf etmeliyim ki bu kez farklı bir durumla karşı karşıyayız. 1990-2000 yılları arasında doÄŸan gençlerimiz bizden çok farklılar ve giderek de farklılaşıyorlar. Oturup konuÅŸmamız lazım.

Nasıl iki dünya savaşının ardından kayıp bir kuÅŸak, 68'de türlü çeÅŸit nedenlerle ortaya çıkmış âsi bir kuÅŸak ortaya çıkmışsa, bugün de yetiÅŸkinlerden taban tabana farklılık gösteren, giderek birbirimizi anlamamızın zorlaÅŸtığı yeni bir kuÅŸak var… Biz teknomedyatik dünyayı hayranlık ve ÅŸaÅŸkınlık içinde izlerken, çocuklarımız artık bir geleneÄŸin, bir kültürün, bir dilin içine doÄŸar gibi içine doÄŸuyorlar. Ä°lk bilgisayar ne zaman keÅŸfedildi, ne zaman masaüstüne indi, internetin hayatımıza giriÅŸ hikâyesi nasıldı, akıllı telefon ne vakit yayılmaya baÅŸladı, umurlarında bile deÄŸil. Onların ana kucağı, teknomedyatik dünya. Enformasyon teknolojilerini ve tabii en baÅŸta akıllı telefonlarını ve tabletlerini protez uzuvları haline getirdiler; kendi dünyalarıyla, kendi dertleriyle meÅŸguller. Bizler, eski olmamıza raÄŸmen acemiyiz ve gitmeye hazırlanan misafirleriz; onlar ise sahipleri, yerlileri bu dünyanın. Bu durumu fark eden ciddi araÅŸtırmacılardan Howard Gardner ve Katie Davies, kimlik edinme süreçleri, mahremiyet anlayışları ve hayal güçleri itibariyle bizlerden apayrı olan bu insanlara “app kuÅŸağı” diyorlar. Bu adla, oldukça ikna edici bir de kitap yazmışlar.

“App kuÅŸağı” demelerinin nedeni ÅŸu? “App”, dilimize “uygulama” diye çevirebileceÄŸimiz “”application” kelimesinin kısaltılmış hali. Genelde bir mobil cihaz üzerinde çalışmak üzere tasarlanmış, kullanıcıya bir ya da birçok iÅŸlem yapma olanağı veren yazılım programlarına bu ad veriliyor. Aplikasyonlar sayesinde ÅŸarkılara, gazetelere, oyunlara ya da bir dua programına eriÅŸim saÄŸlayabilirsiniz, soruları cevaplayabilir, yeni sorular sorabilirsiniz. Tüm bunları elinizin altındaki cihaz sayesinde, inanılmaz bir hızla, anında yapabilirsiniz. Aplikasyonlar, internette bir arama motoruna girmeye ya da ÅŸahsi belleÄŸinizi taramaya gerek bırakmıyor. App kuÅŸağındaki gençlerin en belirgin özellikleri, parmak uçlarında birçok aplikasyon bulunması ve çok kısa sürede nasıl olsa yenilerinin çıkacağından emin olmaları… Ellerinde artık yeni bir uzuvları haline getirdikleri akıllı telefonları sayesinde bambaÅŸka bir zihin iÅŸleyiÅŸine sahip bu gençler. “Ä°leride okulu n'apıcaz ki? Nasıl olsa tüm yanıtlar bu akıllı telefonun içinde deÄŸil mi- ya da yakında olmayacak mı?” diye düşünüyorlar. “App kuÅŸağı”, özellikle kimlik duygusu, yakın iliÅŸki yani mahremiyet algısı ve yaratıcılığı ortaya koyma biçimi olan hayal gücü açısından bizden büyük ölçüde farklılar.

“Aplikasyonlar sıradan meseleleri halleder de, böylelikle bizi yeni yollar keÅŸfetmek ve iliÅŸkilerimizi derinleÅŸtirmek, yaÅŸamın ne büyük sırlarını ortaya çıkarmaya uÄŸraÅŸmak, eÅŸsiz ve anlamlı bir kimlik var etmek için özgür bırakırsa harika olur. Ama aplikasyonlar bizleri düşünmeyen daha becerikli miskinlere dönüştürürlerse ya da yeni sorunlar üretir veya kayda deÄŸer iliÅŸkiler geliÅŸtirirse ya da üzerine oturan ve sürekli evrimleÅŸen kendine göre bir benlik duygusu oluÅŸturursa, o zaman psikolojik açıdan köleliÄŸe giden bir yolun taÅŸlarını döşemiÅŸ olurlar.” Howart ve Katie'nin bu sözlerinde, nasıl bıçak sırtı bir yerde durduÄŸumuzun kaygısı açıkça görülüyor.
Ä°nsanlığın geleceÄŸi açısından “app kuÅŸağı”nın durumu çok önemli, hatta her ÅŸeyden önemli. Onlar bizim gençlerimiz; ÅŸimdi çoÄŸumuz bir sözden ibaret görebiliriz ama geleceÄŸimiz tamamen onların omuzlarında. Kızıp öfkelenmeden, günah keçisi haline getirmeden bu pırıl pırıl insan kardeÅŸlerimizi anlamaya çalışmalıyız.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.